Pandeminin Beden Algımız Üzerindeki Etkileri

Covid-19 pandemisinin sağlığımızı birçok yönden olumsuz olarak etkilediği bir gerçek. Bu etkilerin en önemlilerinden birisi ise pandemi koşullarının yaşam tarzımızda meydana getirdiği bir değişiklik. Covid-19 pandemisi dolayısıyla gerek sokağa çıkma yasakları gerekse de insanlardan uzak kalma zorunluluğu nedeniyle birçok işimizi evimizden halletmek mecburiyetinde kaldık. Bu değişiklik öyle bir hal aldı ki artık gündelik işlerimizi bile evimizden halletmek yeni normalimiz oluverdi. Dolayısıyla pandemi ile birlikte ekran başında geçirdiğimiz süre de otomatikman bir hayli artmış oldu. İş yaşantısındaki toplantılar yerini Zoom üzerinden yapılan sanal toplantılara bıraktı.

Her şey bir yana pandemi boş zamanlarımızı nasıl geçirdiğimizi de büyük ölçüde etkiledi. Artık çoğu insan için boş zamanlarını dışarı çıkıp sosyalleşerek geçirmek yerine akıllı telefonlarından sosyal ağlara bağlanarak harcamak bir alışkanlık halini aldı. Tüm bu iş yemekleri, yüz yüze toplantılar ve dışarı çıkıp sosyal aktivitelere dahil olmak yerini dijital mecralara bırakınca hepimiz için Covid-19'un kendisinden daha tehlikeli bir sağlık sorunu olabilecek bir problem de kendisini göstermeye başladı: Beden algımızın bozulması. Peki beden algısının bozulması ne demek? Beden algısının bozulması kendisini ne şekillerde gösteriyor?

Zoom Etkisi

Bu etki insanlarda gün boyu ayna karşısında olma psikolojisi yaratarak beden algısının farklılaşmasına neden oluyor. Zoom tarzı uygulamalar aracılığıyla toplantıdan toplantıya koşmak aslında telefonumuzun alt köşesindeki küçük çerçevede sürekli olarak kendimize bakmamız anlamına geliyor. İşte bu durum insanları sürekli ayna karşısında olmanın yarattığı olumsuz bir psikolojik etki ile karşı karşıya bırakıyor. Nasıl ki gün boyu bir aynanın karşısında kendisine bakan bir insanın kendi yüzündeki hoşuna gitmeyen unsurlar psikolojisini olumsuz etkileyebiliyorsa Zoom tarzı uygulamalar da benzer bir etkiyi yaratabiliyor. Normal koşullarda bizi rahatsız etmeyecek bu unsurlar hayatın akışında aklımıza bile gelmiyor. Fakat Zoom tarzı uygulamalarda daha fazla vakit geçirdikçe ekranın sağ alt köşesindeki o görüntümüz algımızda gitgide daha fazla yer ediniyor ve neticede psikolojimizi olumsuz etkilemeye başlıyor.

Burada dikkat çekilmesi gereken en önemli nokta söz konusu bu sürecin bizler farkına bile varmadan bilinç altımızda işliyor olması. Her ne kadar çoğu zaman kabul edemesek de doğamız gereği hepimiz birtakım kusurlara sahip insanlarız. Zoom Etkisi denilen bu olguyu da söz konusu bu kusurlarımızla gün boyu yüzleşmek zorunda kalmamızın psikolojik durumumuz üzerindeki olumsuz etkisi olarak tanımlayabiliriz.

Zoom Etkisi’nin insanın beden algısını olumsuz etkilediğini ispatlayan çalışmalar da mevcuttur. Bu çalışmalara göre kendi portresini başka insanlara ait portrelerle yan yana gören insanların %92’si kendi görüntülerini bu insanların görüntüleri ile kıyaslamakta. Konu ile ilgili gerçekleştirilen deneylerde yer alan insanların %46’sı saçını, %58’i ise cildinin görüntüsünü diğer insanlarınki ile kıyaslamıştır.

Sosyal Medya İllüzyonu

Pandemi süresince beden algımızı olumsuz yönde etkileyen en önemli faktörlerden birisi de hiç şüphesiz ki sosyal medyadır. İnsanların pandemi süresince sosyal ağlarda geçirdikleri sürelere dair veriler diğer yıllarla kıyaslandığında %60’dan fazla bir artış göze çarpmaktadır. Bu da diğer insanların birtakım profesyonel çalışmalar neticesinde oluşturdukları mükemmel denilebilecek seviyedeki görüntülerine daha fazla maruz kalmamız anlamına geliyor. Birtakım fiziksel modifikasyon ve profesyonel dijital çalışmalar neticesinde oluşturulan bu görüntülere uzun süreler boyunca maruz kalmak o görüntülerin bilinç altımızda idealleştirilmesine neden oluyor. Bu da kendi bedenimize yönelik algımızı olumsuz etkiliyor. Sosyal medyada gereğinden fazla vakit geçirmeyen bireyler elbette bu durumun farkında. Fakat bu bireylerin dahi sosyal ağlarda geçirdikleri süreler arttıkça mükemmele yakın bu görüntüler onlar farkında olmadan bilinç altlarında idealleştiriliyor. Bu noktada aklımızdan çıkarmamamız gereken en önemli şey ise söz konusu bu görüntülerin teknolojik ve tıbbi müdahalelerle oluşturuldukları ve doğal olmadıkları.

Suçluluk Psikolojisi

Suçluluk psikolojisi insanların kapanma sırasında evde neler yaptıklarını sorgulamaları neticesinde kendisini gösteriyor. Doğrusu bu durumun ortaya çıkmasında rol oynayan en büyük etken kapanma dönemlerini verimli geçirme baskısıdır. Peki bu baskı nasıl oluşuyor? Kapanma sürecini verimli geçirme fikri pandemi süresince insanlara adeta bir mecburiyetmiş gibi aşılanmış ve bu fikir ünlü isimlerin oynadıkları reklamlarla da pekiştirilmiştir. Örnek vermek gerekirse bu süreçte insanlar evdeki zamanlarını saatlerce spor yaparak, her gün bir kitap bitirerek ve kişisel gelişimlerine katkı yaparak geçirmeye teşvik edilmiştir. Buradan bakınca her şey çok güzel görünüyor olabilir. Fakat hesaba katılmayan en önemli konu ise eve kapanmak zorunda olan insanların belirli bir süre dahilinde de olsa bir nevi hapis hayatı yaşamak zorunda olduklarıdır. Bu durumda olan bir insanın içerisinde bulunduğu hapis hayatı psikolojisini terk ederek bir anda saatlerce spor yapmaya ve her gün bir kitap bitirmeye başlaması mümkün değildir. Hepimizin de bizzat deneyimlediği üzere pek çok insan için bu durum tam olarak bu şekilde cereyan etmiştir. Nitekim zorunlu olarak evde kapalı geçirilen bu zamanı verimli geçirme baskısı biz farkında olmasak da içten içe bir suçluluk duygusu yaratmış ve bu duygu da beden algımızı olumsuz yönde etkilemiştir. Pandemi koşullarının hafiflemesiyle birlikte bu durum vücutlarını yeterince geliştiremediklerini, güzelliklerine yeterince vakit ayıramadıklarını veya yeni bir dil öğrenemediklerini düşünerek kendilerini suçlayan insanlarda açıkça gözlemlenmiştir.

Covid-19 pandemisinin beden algımız üzerinde yarattığı olumsuz etkiler son dönemlerde yaygın olarak araştırılan konuların başında gelmektedir. Çalışmalara göre bu duruma sebep olan faktörler birden fazla ve oldukça karmaşık bir şekilde birbirleriyle bağlantılıdır. Pandemi koşullarının beden algımız üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden kurtulmanın yolları henüz tam olarak keşfedilmemiş olsa da uzmanların bu konuda önerebilecekleri bazı şeyler de bulunuyor. Bunlardan en önemlisi insan beyninin bu tür olumsuz etkilere açık olduğunun daima farkında olmak. Neticede bu tür olumsuz düşüncelerin zihnimizde daha fazla yer kaplamamalarını sağlamak bizim elimizde olan bir durum. Bunu başarabilmek için de atmamız gereken ilk adım bu tür olumsuzlukların varlığını kabul etmek.


WhatsApp Viber call