COVID-19 (Koronavirüsü) ve sokağa çıkma kısıtlamalarına yönelik bilgi için tıklayınız.

Herkesin Mutlaka Bilmesi Gereken 10 Temel Ekonomi Terimi

Herkesin Mutlaka Bilmesi Gereken 10 Temel Ekonomi Terimi

Ekonomik okuryazarlık da en az finansal okuryazarlık kadar önemli bir konu. Finansal okuryazarlık bireylere finansal varlıklarını basitçe gelirlerini ve giderlerini göz önünde bulundurarak nasıl yönetebileceklerini öğretir. Ekonomik okuryazarlık ise insanların kendi ekonomilerini anlayabilmelerini sağlar ve ekonomilerini hem doğrudan hem de dolaylı yollarla etkileyebilecek olayları yorumlayabilmeyi öğretir. Ekonomik okuryazarlık özellikle bireylerin desteğine ve katılımına dayalı liberal ekonominin hakim olduğu ülkelerde oldukça önemli bir konudur. Bu ülkelerde ekonomik okuryazarlık eğitimleri devletler tarafından desteklenmektedir.

Ekonomik Okuryazarlık Nedir?

Ekonomik okuryazarlık bireylerin hem makro hem de mikro ekonomik konularda daha isabetli kararlar alabilmelerine yardımcı olmaktadır. Örnek vermek gerekirse borsaya yatırım yapmak veya ev ve araba satın almak mikro ekonomik kararlardan bazılarıdır. Ekonomik okuryazarlıkları bulunmayan bireyler bu tip konularda karar alırken çoğu zaman başkalarının düşüncelerine göre hareket etme eğilimindedir. Ekonomik okuryazarlığı bulunan bireyler ise ömürleri boyunca bu tip kararları alırken kendisinden başka birilerine güvenmek zorunda kalmaz.

Ekonomik okuryazarlık konusunda yetkinlik kazanabilmek isteyen herkesin muhakkak bilmesi gereken bazı terimler bulunmaktadır. Bizler de siz değerli okuyucularımız için bu terimlerle ilgili mini bir rehber hazırladık. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.

Mikro Ekonomi ve Makro Ekonomi

Mikro ekonomi ve makro ekonomi ekonominin iki temel akımıdır. Mikro ekonomi tüketicilerin ve şirketlerin karar alma mekanizmalarında rol oynayan dinamikleri ve piyasada birbirlerini nasıl etkilediklerini araştıran bir akımdır. Mikro ekonomi bu araştırmalar neticesinde ne, nasıl ve kimin için üretilecek gibi soruları cevaplamayı hedefler. Makro ekonomi ise gayri safi yurt içi hasıla, istihdam, enflasyon, faiz oranları, toplam üretim ve işsizlik gibi daha genel ölçekteki konuları ele almaktadır.

Arz ve Talep Yasası

Arz ve talep yasası ekonomiye giriş derslerinde de öğretildiği gibi günümüz serbest ekonomisinin temel taşıdır. Bu yasa tam olarak şu şekilde işler:

Eğer bir ekonomide diğer tüm değişkenler sabitken bir ürün veya hizmetin arzı yükselirse ürünün fiyatı düşer.

Ancak söz konusu ürün veya hizmete talebin artması halinde ise bu ürün veya hizmetin fiyatı artar.

Serbest ekonomilerin temel taşı olan arz ve talep yasasını bir örnekle de açıklayabiliriz. Diyelim ki bir ülkenin senelik mısır üretiminde büyük bir artış yaşandı. O halde o ülkede mısır fiyatlarının (diğer tüm değişkenlerin sabit olması halinde) diğer senelere kıyasla daha düşük olması beklenir. Bunun tam tersi durumda, yani mısır üretimi azalınca ya da mısıra talep artınca da mısır fiyatlarının artış göstermesi beklenir.

Marjinal Fayda

Bireyler bir ürüne veya nesneye sahip oldukları zaman sahip oldukları şeyin değerini olduğundan daha düşük görmeye eğilimlidir. Bu da 100 TL’nin ayda bin TL kazanan birisiyle 10 bin TL kazanan birisi için arz ettiği önemin farklı olacağı anlamına gelir. Yani 100 TL ayda bin TL kazanan birisi için daha fazla önem arz eder. Piyasada fiyatların da belirlenmesinde yaygın olarak kullanılan bu duruma marjinal fayda adı verilmektedir.

GSYH (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla)

Gayri safi yurt içi hasıla herhangi bir ülke ekonomisinin ne kadar büyük olduğunu gösteren temel ölçüttür. Bu kavramı basitleştirerek açıklamaya çalışacak olursak GSYH’yi ülke sınırları içerisindeki tüm çalışanların toplam gelirleri şeklinde tanımlayabiliriz. Yani kısaca GSYH bir ülkenin milli gelirini ifade etmektedir. Bu kavramı biraz daha matematiksel olarak açıklamak için ise şu denklemi kullanabiliriz:

GSYH = Tüketim + Yatırım + Devlet Harcamaları + Net İhracat

Bu tanıma göre GSYH bir ülkede üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin toplamı şeklinde de ifade edilebilir. Dünya genelinde en yüksek GSYH’ye sahip ülke 19,5 trilyon dolarla Amerika Birleşik Devletleri’dir. Yani Amerika Birleşik Devletleri’nde her sene yaklaşık 19,5 trilyon dolarlık piyasa değerine tekabül eden mal ve hizmet üretilmektedir.

Büyüme Oranı

Bir ülke ekonomisinin büyüme oranı belirlemede yaygın olarak kullanılan ölçüt GSYH’dir. GSYH milli gelirin bir ölçütü olduğu için kişi başı gelirlerde ne kadar artış meydana geldiğini kabaca hesaplayabilmek amacıyla da kullanılmaktadır.

Enflasyon

Bir ülke ekonomisindeki fiyatlar genel seviyesinde bir önceki aya veya seneye göre gözlemlenen artışın yüzde şeklinde ifade edilmesine enflasyon adı verilmektedir. Bu seviyede düşüş olması halinde ise deflasyon terimi kullanılır. Enflasyon dünya genelinde hemen hemen her ülkede sıklıkla görülebilen bir durumdur. Hatta bazı ülkeler enflasyon artışını bir büyüme politikası olarak da kullanmaktadır. Herhangi bir ekonominin genelinde enflasyon olduğunu söyleyebilmek için söz konusu fiyat artışının tüm mal ve hizmetlerde gerçekleşmiş olması gerekir.

Faiz Oranları

Faiz oranları herhangi bir borç anlaşması neticesinde borç veren kişi veya kurumun verdiği borçtan elde edeceği gelirin aylık veya senelik oranını ifade eder. Faiz oranları kısa vadede ülkelerin merkez bankaları tarafından belirlenmektedir. Uzun vadede ise faiz oranlarının asıl belirleyicisi piyasadır. Piyasanın faiz oranları üzerindeki etkisinde enflasyon ve ekonomideki uzun vadeli beklentiler rol oynamaktadır.

Faiz Oranları ve Büyüme İlişkisi

Büyüme ve faiz oranları arasında ters bir ilişki bulunduğu söylenebilir. Faizi basitçe paranın maliyeti şeklinde tanımlayacak olursak faiz oranlarındaki artışların yatırımları da daha maliyetli hale getireceğini ifade edebiliriz. Yatırım maliyetlerinin artması yatırımları azaltacağından ekonomik büyümeyi de düşürecektir.

İş Döngüsü

Her ekonominin yükseliş ve düşüş dönemi yaklaşık olarak 7 senelik döngüler şeklinde gerçekleşir. Bu döngülerin başlangıcında ekonomide hızlı bir büyüme gözlemlenir. Bu ekonomik büyüme zirve noktasına ulaştığında ise negatif büyümenin ve artan işsizliğin yaşandığı bir daralma dönemi yaşanır. Sonrasında ise bu durgunluk yerini döngüdeki yeni bir ekonomik büyümeye bırakır.

Fırsat Maliyeti

Neredeyse her birey bir ürün veya hizmet satın almadan, bir yatırım yapmadan veya bir aktivite gerçekleştirmeden önce olası alternatiflerle karşılaştırma yapar. Bu durumda alternatiflerin birbirlerine karşı ne kadar kazançlı ve çekici oldukları hesaba katılır ve bir tercih yapılır. İşte fırsat maliyeti de vazgeçilen bu alternatiflerin kazançlı ve çekici yönlerini ifade eden terimdir. Basitçe bir tercihin daha iyi olduğunu söyleyebilmek için o tercihin vazgeçilen alternatiflerinin fırsat maliyetinden daha fazla kazandırıyor olması gerekir.

01
Finansal Piyasaları Tahmin Edebilmek Mümkün mü?

Oku
Alman Otomotiv Devi Mercedes Benz’in Tarihi

Oku
Motor Yazılım Modifikasyonu Nedir?

Oku
Ara

Sitemizin kullanışını iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Devam etmekle çerez kullanımını onaylamaktasınız.

Kabul Ediyorum
Whatsapp phone